30 Aralık 2018 Pazar

TÜM HASTALARA DEVA KİTABI-Celal ÇELİK-Tanıtım-2

TÜM HASTALARA DEVA KİTABI-Celal ÇELİK-Tanıtım-2




Sizlere Celal ÇELİK’in yazdığı “Tüm Hastalara Deva Kitabı”nı tanıtmaya devam ediyorum. Kitap’ta 25 deva açıklanmaktadır. Bugün sizlere 6.deva’dan  13.devaya kadar olan kısmı özetlemek istiyorum.

ALTINCI DEVA

Ey hastalığın verdiği acı ve sıkıntılardan şikayet eden hasta, geçmiş ömrünü düşün. O ömründe geçmiş güzel günleri, sıkıntılı ve belalı vakitleri hayal et.
İnsanın başına gelen sıkıntılar geçtiğinde, şu anki haline şükreder. Bir gün hastalıktan şifa bulacağını ve bu acılı günlerin bir gün geçeceğine inanır. Böylece hastalığın iyileşeceğini ve ileride tatlı bir anı haline geleceğini düşünürse,ruhuna lezzet akıtır.

Eskiden yaşadığımız mutlu anıları hatırlayınca, o günler sebebiyle hüzünleniriz. Bazen gayri meşru bir lezzet insana bir sene manevi sıkıntı çektirir.
Geçici ve kısacık dünyada çektiğin hastalığın ebedi olmadığını ve kazandığı sevabı bilmekten gelen tarifsiz manevi bir lezzet vardır.
Çünkü imanlı hasta, önünde sonsuz bir cennet olduğunu bilir.Ve her şeye buda geçer yahu diyerek sabretmeli ve şükretmelidir. Şikayet etmemelidir.

YEDİNCİ  DEVA

Hasta olman ,sağlığın lezzetini korumak bir yana aslında lezzetini artırır. Çünkü bir şey sürekli devam etse etkisini kaybeder.

Her şey zıddı ile bilinir. Mesela karanlık olmazsa ışık bilinmez. Soğuk olmazsa sıcaklık anlaşılmaz. Açlık olmazsa yemek lezzetli olmaz.

Hastalık olacak ki sağlığın kıymetini bilip hayatından zevk alasın. Allah her insana sayısız nimetler vermiştir. Allah’ın istediği kulun şükretmesidir.
Hastalık bela verir ki kul şükretmeyi hatırlasın. Hastalık insan  nimetin kıymetini bildirir ve şükretmediğinin farkına varır.

Bu hastalık sende olmasaydı şükretmeyi aklına getirmeyi  bırakın, belki de içki,kumar,zinaya düşecektin.

Bundan dolayı yazar Celal ÇELİK der ki:Allahım iyi ki, bana engellilik verdin. Sana sonsuz hamd olsun.

SEKİZİNCİ  DEVA

Ey Ahireti düşünen hasta! Hastalık sabun gibi günahları yıkar,temizler. Olgunlaşmış meye ağacını silkelemekle meyveler nasıl düşerse, hastanın titremesiyle de günahları dökülür.

Asıl hastalık günahlardır. Günah işlemeye devam edenin ruhu,kalbi, vicdanı dünyada huzur bulamaz. Geçici hastalığından şikayet etmeyip sabreden,manevi hastalıkların pek çoğundan kurtulur.

Asıl hastalık imansızlıktır. İmansızlık bedendeki hastalıktan milyon defa daha büyüktür. Nihayetinde dünyadaki hastalıktan en fazla ölebiliriz. Kısacık dünya hayatımız biter. Fakat imansız ölürsek sonsuz hayattaki mutluluğu kaybedebiliriz.

Allah korusun inancı olmayan kişi ölümü yok oluş zannediyor. Bu zandan dolayı,kalbi ruhu manevi yaralar içinde kalmıştır. İşte asıl hasta bu kişidir.
Bedenindeki hastalıktan önce bu imansızlık hastalığına ilaç bulman gerekir. Madem ki hastasın Allah’a el aç, tövbe et,yalvar. O’da sana kendisini tanıma yollarını göstersin.

Allah’ı tanımayanın başında dünya dolusu bela vardır. Allah’ı tanıyanın dünyası mutluluk ve huzurla doludur.
Allah’a ve kadere inanan imanlı insan, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşar. Böylece maddi hastalıkların acısı ve sıkıntısı  ezilir ve azalır.

DOKUZUNCU  DEVA

Ey yaratıcısını tanımayan hasta! Hastalıktan korkmak ölümden dolayıdır. Ölümün ne olduğu bilinmediği için hastalıklar korkutuyor.
Öncelikle şuna inan ve iman et ki, ecel bellidir. Kimin ne zaman öleceği bilinmez. Bakıyorsun ağır hasta denilen insanlar iyileşip uzun yıllar yaşıyor, onun başında  üzülüp ağlayanlar ölüyor.

Ölüm zannedildiği gibi asla ürkütücü değildir. İman sahibi kimseler için ölüm, görev yükünden kurtuluştur. Dünya imtihanı ve kulluktan paydostur. Yakın dost ve akrabalara kavuşmadır.

Sonsuz mutluluğa ulaşma ve asıl vatana gitmedir. Ölüm bunlara ulaşmadır. Dolayısıyla ölümden korkmamak gerekir. Kabri mutluluğun giriş kapısı olarak düşünmeliyiz.

Allah dostlarından bir kısmının ölümden korkması,daha fazla sevap kazanamama korkusudur.

Allah’a inananlar için ölüm rahmet kapısıdır. İnanmayanlar için ise karanlıklar kuyusudur.

ONUNCU  DEVA

Hastalığın ağırlığını merak eden hasta! O merak senin hastalığını ağırlaştırır. Hastalığının hafiflemesini istiyorsan merek etmemeye çalış.
Hastalığın sevabını ve çabuk geçeceğini düşün. Merakı kaldır,hastalığın kökünü kurut.

Merak hastalığı ikiye katlar. Çünkü merak kalbe ıkıntı vererek manevi hastalık oluşturur. Merakın kaybolmasının iki yolu vardır. Allah’a teslim olmak. Hastalığın hikmetini ve sevabını düşünmek. Merakın aslı vesvese ve kuruntudur. Olumlu düşünerek hastalığın onda dokuzu düşer.

Merakın hastalığı artırmasının nedeni şöyle açıklanır: Allah’ın bütün alemde gözettiği fayda  ve gayeyi suçlamak, Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz rahmeti eleştirmek, Sonsuz şefkat sahibi Allah’tan şikayet hükmünde olduğu için Allah’ı suçlamış olur ve tokat yer, hastalığını artırır.

Nasıl şükür nimeti artırırsa, şikayette hastalığı ve musibeti artırır. Merakın aslı vesvese hastalığıdır. Vesveseden kurtulmanın çaresi onun şeytanın  fısıltıları olduğunu bilerek ona önem vermemek ,sürekli olumlu düşünmektir.
Yazar Celal ÇELİK, der ki,Allah beni seviyor. Sabredip çok sevap kazanmak için bana hastalık vermiş elhamdülillah...

ON BİRİNCİ  DEVA

Ey sabırsız hasta! Hastalık acı ve üzüntü vermekle beraber, evvelki hastalığından kurtulmanın manevi lezzeti ve sevabı da ruha haz vermektedir.
Hastalık senden geçecek. Hastalık geçince artık elemde yok olacak. Sen yanlış bir şekilde kuruntu duyduğun için sabırsızlık gösteriyorsun.Çünkü hastalıkla beraber acısı da gitmiştir. Sevabı ve yok olmasının lezzeti kalmış.
Evet kazandığın sevapları düşün mutlu ol. Aklını kullan onlar için üzüntü duyma.

Allah sana sabredemeyeceğinden fazla yük yüklemez. Kuvvetini sağa sola, geçmişi ve geleceği düşünüp kederlenme. Ya sabır de, Allah’a dayan.

ON İKİNCİ  DEVA

Ey hastalık nedeniyle ibadet ve zikirleri yapamayan ve bunun için üzülen hasta!

Bil ki, Peygamberimizin hadis-i şerifinde sabittir ki, ibadetini yapan iyi bir mü’min,hastalık sebebiyle yapamadığı ibadetlerin sevabını yine alır.(Buhari,cihad,134)

Yazar Celal ÇELİK, 2011 yılında şeker komasına girerek yoğun bakım ve hastalıktan iyileşinceye kadar 6 aylık bir zaman zarfında namaz kılamadığı ,zikir yapamadığı için çok üzülmüştü. Bu risaleyi okuduğunda  kılamadığı namazların ve yapamadığı zikir ve duaların sevabını inşallah almışımdır,der.
Hastalık anında farzları yerine getirmeye çalış, sünnetlerin yerini hastalık tutar. Hastalık insanı aciz bıraktığı için duaya meylettirir. Allah insana sınırsız ve sonsuz bir zayıflık vermiş ta ki, sürekli bir şekilde Allah’a yönelip, niyaz etsin, dua etsin.

Yazar Celal ÇELİK, burada şu yorumu yapar: Sağlıklı iken aklıma dua etmek gelmiyordu. Şimdi engelli bir hastayım ve Allah’a el açıp bazen ağlayarak dua ediyorum. Cenab-ı Allah’ın istediği tam bu, çünkü başka gidecek kapı yok.
Allah buyuruyor ki: "De ki: Duanız olmasa, Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?" (Furkan suresi, 77. ayet) İnsanın yaratılışının gayesi budur. Kulun duası ve aczini bilmesidir. Hastalıklar dua ve niyazın bir sebebi olduğundan, şikayet değil Allah’a şükretmek gerekir. Hastalığın açmış olarak rahmet çeşmesinin musluğu olan duayı bırakmamalısın.

ON ÜÇÜNCÜ  DEVA

Ey hastalıktan şikayet eden çaresiz adam! Hastalık bazılarına değerli bir hazine gibidir. Kıymetli bir ilahi hediyedir. Her hasta böyle düşünebilir.
Yazar Celal ÇELİK, bu deva  kendisi gibi tedavisi olmayan hastalığa tutulmuş insanlar için dile getirilmiştir,der.

Allah insanın ölüm vaktini gizlemiş. İnsanı,korku ile ümit arasında tutmak, dünya ile ahiret dengesini kurmak için, ölüm vakti bildirmemiştir. Ecel her an gelebileceğinden dolayı, gaflet anında insanı ölüm yakalayabilir. Allah korusun insan cehenneme gidebilir. Hastalık bu gafleti dağıtır, Ahireti düşündürür, ölümü hatırlatır, öylece hazırlanır.

Yazar Celal ÇELİK der ki; Hastalığım sayesinde mal, mülk, para, kadın kısaca dünya gözümde değil, ve sürekli ölümü aklımda tutup gafletten kurtuldum ve ahirette sonsuz hayattaki derecemi yükseltmek için ibadetlerimi artırdım elhamdülillah. Çünkü dünyaya bir kez geliyoruz.

Çaresiz hastalığı olanlar ve hastalığına sabredenler,şükür ve zikiri bırakmayanlar 20 günde 20 yıllık mertebeye ulaşırlar.

Bediuzzaman,talebelerinden okur yazar olmayan iki tanesi, samimiyetle ve iman hizmetinde en ileri olduklarını hayretle izliyordu. Bunların vefatlarından sonra, her iki sininde ölümcül hastalıkları varmış, sağlıklı gençler gibi değildi onlar. İbadete ve taata sımsıkı sarılmışlardı. İki yıllık hastalık onları sonsuz hayatta mutluluğa ulaştırdı. Bunların hasta olmaları imanlı olmalarını sağlamlaştır.

İşte hastalıkların böyle menfaati var. Şikayet etme,tevekkül et. Sabır ile şükredip Allah’ın her şeyi kuşatan rahmetine güven! Çünkü Allah kullarına zulmetmez.

(Devam edecek)


Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:


Milliyet Blog:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder