30 Aralık 2016 Cuma

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel - 65




Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini ,sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını yeniden gözden geçirerek kısa ve öz olarak özet şeklinde sizlere sunmaya devam ediyorum.

İnsan engelli de, sağlıklı da olsa Şükretmelidir

Bildiğiniz gibi bende dengesizlik hastalığı var. Tekerlekli sandalyedeyim Sürekli oturuyorum.

Gece yatarken bile sağdan sola dönemiyorum. Buna rağmen ben sürekli halime şükrediyorum. "Elhamdülillah Allah'ım bugünüme çok şükür"diyorum.

Bunun nedeni her zaman çevremdeki birçok hasta ve engellileri kendimle karşılaştırmamdır.

Görme özürlü birisi renkleri, ırmakları, denizi, doğa manaralarını, insanları, kuzuları, kedileri (vs.) göremez.

Sağır ve dilsiz birisi annesinin sesini duyamaz ve ona anne diyemez. Ayrıca müzik dinleyemez. Ona şimdi uzaklardasın şarkısını işaretle anlatabilir miyiz ?

Diyalize giren bir böbrek hastası acaba sıcak yaz günü bir litre şişe suyu kafaya dikip içebilir mi? Kenarından yağlar akan bir adana kebap yiyebilir mi?

Kendi başına tuvalete gidememeyi felçli birine sorun. (Bunu bende yapamıyorum.)

Dondurmalı baklava yiyememeyi şeker hastası bir çocuğa sorun.

Halı sahada top oynayamamanın ne olduğunu bacağı olmayan bir güneydoğu gazisine sorun.

Konuşma zorluğu çeken bir öğrenci derste tahtaya kalkınca yaşadığı psikoloji ve kolu olmayan bir gence sorun...

Nasıl ki gece gündüzün, kış yazın, siyah beyazın kıymetini anlatıyorsa hastalıklar da sağlığımıza şükretmemiz gerektiğini hatırlatır.

Bu dünya bir imtihan dünyası olduğundan engellileri yaratmasında aslında siz sağlıklılara da biz engellilere de ibretler vardır.

1998’ten beri tekerlekli sandalyedeyim. Hastalığımın ilk zamanlarında kabullenememe ve benzer nedenlerle çok stresli dönemler yaşadım

Önceden engellileri görürdüm fakat görmezden gelir geçerdim. Bu hastalığın bana verdiği derslerden biri de “Empati” yapmasını öğrenmemdir.

Hani Nasreddin hoca damdan düştüğünde başına toplananlar hekimi çağıralım deyince,“bana damdan düşen birini çağırın” dediği gibi ben de şimdi tekerlekli sandalyedekilerin hislerini ve hallerini, sıkıntılarını anlıyorum. (Empati)



Ben engelli biriyle karşılaştığımda onun tuvaletini nasıl yaptığını, tekerlekli sandalyeden yatağa nasıl geçtiğini düşünürüm.

Hayatta en büyük nimetim, annem ve babamdır. Benim belden aşağısı, hiç çalışmıyor. Hareket ettirilmem, bu yüzden çok zor. Ama, babam -Allah razı olsun- klozet üzerine bir vinç sistemi icat edince rahat ettik.

Gece olmasa gündüzün, soğuk olmasa sıcağın… vs değerini anlamayacağımız gibi hastalıklar da sıhhatin kıymetini anlamamızı sağlar.

Sağlıklı insanlar engellilere bakıp şükretmeliler. Ama, çok şükür deyip kulak memelerini çekmek değil de, ibadet ederek Allah’a teşekkür etmeliler.

İnsan, her koşulda kendisine, ailesine, yaşadığı topluma fayda sağlayan etkinlikler yapabilir. Ben engelliyim napalım kaderim böyleymiş dememeli…

Ben, ne yapabilirim sorusu ile bir dostumun teşvikiyle yazı yazmaya başladım. Hayatımı anlattığım bir kitap yazdım ve blog sayfası açarak hayata dair yazılar yazıyorum.

Engelliler, sağlıklı insanlara şükretmeleri için vesiledir evet ama aynı zamanda engelli insan sağlıklı insanlara ibretlik örnek olmalıdır.

Namaz kılan bir engelliyi gören veya evde oturmak yerine çalışan bir engelliyi gören boş oturup vakit öldüren sağlıklı insanlar, hallerini gözden geçirmeliler.
Efkan Vural

 (Devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder