30 Aralık 2016 Cuma

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-33


Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle kendi diliyle sunmaya devam ediyorum.

Peygamberimizin Sünneti

Peygamberimizin (SAV) yaptığı, konuştuğu, hal ve hareketlerinin tamamına sünnet diyoruz. Öyleyse hayatı boyunca yaptığı her şeye sünnet diyebiliriz.
Yani kısaca sünnete uymak demek, O’na benzemek demektir. Neden sünnete uyuyoruz? Çünkü O’nun gibi yaşamak için. Bu ise bizi, Allah’ın sevdiğikulları içerisine sokar.
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmran suresi, 31) mealindeki ayette, Allah’ın sevgisini kazanmak için Hz.Muhammed’e SAV uymanın zorunlu olduğuna vurgu yapılmıştır.
Bundan anlaşılıyor ki, Allah Hz. Muhammed’in SAV ahlakını, gidişatını, tarzını seviyor ve insanları ona uymaya davet ediyor.
Mesela, yemeği sağ elle yemek, dişleri temizlemek, ayakta yemek yememek gibi. Ancak sünnet kelimesini geniş anlamıyla aldığımız da; Peygamberimizin SAV yaptığı her şeyi içine alır.

Yasin Suresinin düşündürdükleri

Rabbimiz yaşarken yaptığımız ibadetlerin sevaplarını kaydettiğini önceden yapıp gönderdikleri sözüyle ilan ediyor. Devamında bıraktıkları eserleri yazarız, diyor.
Evet ben öldükten sonra kabrime sevap gelmeye devam etmesi için tabi yine Allah’ın izniyle blog sayfasında yazılar yayınlıyorum hamdolsun... İnşallah okuyanlar olumlu etkilenirler, böylece bıraktıkları eserleri yazarız ayetince sevap defterim kapanmaz...
Kıyametten sonra bütün ölüleri yeniden dirilttiğinde, Kuran’daki ayetleri inkar edip, ahireti yalanlayıp, hayat sadece bu dünyadan ibarettir diyenlerin, yeniden dirilince tüh, ah, vah bize deyip pişmanlıklarını dile getiriyor.
Allah insanları, yaşlanınca hayatı tersine döndürüyor, çocukluğu gibi güçsüz, yine bebek gibi bakıma muhtaç, dişsiz yaptığını anlatıyor.
Onun için bu fani dünyaya bağlanmayalım, aklımızı çalıştıralım.
Peygamber (sav) şöyle buyurdu; “Kim bir gecede, Allah rızası için Yasin’i okursa günahları af olunur.”





Futbol oyundur

Eski çağlarda gladyatör döğüşleri vardı. Romalılar dev stadyumlar ve tiyatrolar inşa etmişlerdi. İnsanlar günlük yaşantılarının sıkıntılarını ve streslerini bu tür faaliyetlere giderek atıyorlardı.
Günümüzde ise hayata heyecan katan futbol var.
Günlük hayatın yoğun temposundan, stresli iş sıkıntısından , futbol maçlarını seyrederek rahatlamaya çalışıyoruz.
Fenerli, Beşiktaşlı, Galatasaraylı, Trabzonlu olsun, sporun amacı toplumu rahatlatmaktır.
Toplumsal muhabbeti canlı tutmaktır. Genelde bayram ziyaretlerinde halhatırdan sonraki konu futboldur.
Biz takım kurup bozsak ta, kimse bizi duymuyor olsa da, hiç olmazsa arada muhabbet oluyor.
Aynı takımın taraftarları bir amaç için birleşiyor. Hele milli maçlarda bütün ülke tek yürek oluyor. Tıpkı milli mücadele gibi...
Küfürbaz ve olay çıkaran taraftarlar, futbolun bir oyun olduğunu unutuyorlar.
Hiç dikkat ettiniz mi? Maçları anlatan spikerler, sürekli bunun bir oyun olduğunu hatırlatıyorlar:"oyunun 22. dakikası... , oyuna Ahmet giriyor... " Lütfen bunun bir oyun olduğunu unutmayalım.
Bilgisayarda maç yaparız, yeneriz veya yeniliriz ama ertesi gün hatırlamayız...
Biz dahi öyle olmalıyız.

(Devam edecek)


Efkan VURAL

Bu yazı Milliyet Blog'da 11.07.2014 tarihinde yayınlanmıştır:
KAYNAK:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder