30 Aralık 2016 Cuma

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-57



Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-57

Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini ,sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını yeniden gözden geçirerek kısa ve öz olarak özet şeklinde sizlere sunmaya devam ediyorum.

Mutlu olmak,

Mutlu olmak güzel bir araba,iş,eş demek değildir. Bunların hepsine sahip olsak bile gerçek mutluluk karşısındaki insanın gülmesine ve sevinmesine vesile olabilmektir.

Sabır üç çeşittir…

Birincisi, kaza, bela, musibetlere ve hastalıklara sabırdır.

Sabrın ikincisi, ibadete sabırdır. Ben otururken veya yatarak teyemmüm ile namaz kılıyorum. Başkaları yıllarca, kazaya bırakmadan bir boş vakitte çeşme bulup abdest alıyorlar. Öğle tatili ve çay saatinde namaz kılıyorlar. Ya sabır!

Sabrın üçüncüsüharam ve günahlara karşı sabırdır. Biz engellilerin sabrı kolaydır. Sağlıklı olup günahlara sabretmek gerçek yiğitliktir. Hz. Yusuf gibi güzel bir kadının aşk teklifine sabretmek neye benzer bilir misiniz?

Freni patlamış yokuş aşağı giden bir kamyonu durdurmaya benzer ki başarmak yiğitlik değil de nedir?Ya sabır!

Dünya ve Cennet

Otobanda ilerlerken önümüzde tünel göründü. Tünele girerken 2963 metre yazıyordu. Neredeyse üç km. Tünele girdik, farlarımızı yaktık. Tünel içinde havalandırma boşlukları ve lambalar vardı. Üç km boyunca bu yazacağım şeyleri düşündüm.

Ben o tünelden geçerken, tüneli dünyaya benzettim. Bu dünya tüm genişliğiyle bir tünel gibidir. Tünelden çıkınca geniş dünya ise cennet gibidir. Düşünün ki bu dünyadaki bir tünel ne kadar yer kaplar.

Dünya da cennetin yanında bir atom bile değildir. Aşık Veysel’in dediği gibi bu dünya, uzun ince bir yol, iki kapılı bir han… Tünelden çıkarken güneş ışığı gözümü kamaştırdı.

Gerçekten de o tüneldeki ışıkları dünyaya yani güneşe benzetirsek, tünelden çıkışa ise cennet diyebiliriz. Tünelin üstünü açsak, güneş ışığından tünelin ışıkları görünmez olur.

Dünyadaki bir çok insanın içindeki can sıkıntısı ise, tünelin darlığındandır. Tabi bu dünyayı ebedi sananları ben, tünelden çıkmayıp o tünele yerleşenlere benzetiyorum. Bu dünyanın geçici olduğuna inanıp ibadet eden müminler ise o boğucu tünelde havalandırma boşluklarında temiz hava alarak şarj olurlar ve can sıkıntısı yaşamazlar.

Önlerindeki far ışığında çıkışı bulurlar. Bu far ışığı Kuran-ı Kerim’dir. Ben de çoğumuz gibi Arapça Kuran okumayı bilmesem de, Kuran’ın Türkçe mealini defalarca sindire sindire okudum.

Patron dediğin şöyle olmalı;

Aşağıda sıralayacağımız Peygamberimize ait bazı ahlaki özellikleri kendisinde bulunduran iyi bir patron olabilir:

Hz Muhammed SAV kimseye fena söylemez, kimsenin sözünü kesmezdi. Sert değildi, yumuşak idi.

Peygamberimiz, Edep ve hayâ âbidesiydi. Peygamberimiz, İnsan severdi, Dosttu.

Peygamberimiz, Çok mütevâzi idi. Vâkurdu.

Peygamberimiz, Boş ve lüzumsuz konuşmazdı. Karşısındakini candan dinlerdi. Fazilet sahiplerine saygı gösterirdi.

Peygamberimiz, Cömertti, şefkatliydi, israfı asla sevmezdi.

Peygamberimiz, Sözünde mutlaka dururdu.

Peygamberimiz, Vefa abidesiydi.

Peygamberimiz, Dinlemesini, söylemekten fazla severdi. Nefsine hâkimdi. Gülmesi tebessümdü.

Peygamberimiz, Çalışmaya, ilim ve irfana, icad ve keşiflere teşvik etmiştir. İlim, hikmet çağlayanı, sabır timsaliydi.

Peygamberimiz, Ne yer, ne içerse hizmetçisine de aynısını verirdi, Vefat ederken son anlarında dahi "Elinizin altındakilere (hizmetçi ve işçilere) iyi davranmamızı, onların haklarını gözetmemizi ve namaza dikkat etmemizi" tavsiye buyurmuştu. Sofradan daima doymadan, yarı aç kalkardı.

Peygamberimiz, Temizliğe son derece ehemmiyet verir ve riâyet ederdi. Özel işlerini kendisi yapardı.

Peygamberimiz, Dünya malına asla rağbet göstermezdi, Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı.

Peygamberimiz, Çok adildi. Sosyal adaleti ve kardeşlik hukukunu en güzel o uyguladı. İnsanlara madde ve mevkisine göre değil, takvâ ve ahlâkına göre değer verirdi.

Efkan Vural

 (Devam edecek) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder