30 Aralık 2016 Cuma

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-39

Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle kendi diliyle sunmaya devam ediyorum.

Şeytana tapmayalım

Efendim baştan söyleyelim, bendenizi hoca veya alim zannetmeyin. Bu endişemi sormuş ve bir Hadis-i Şerif’ten işaretle ilahiyatçı bir bir dostum fakirinize: “Sen alim değilsin fakat sen iyi bir ilim taşıyıcısısın” demişti; öyleyizdir inşallah...
İlahiyatçı dostumun dediği gibi ilim taşıyıcıyız inşallah... Efandimiz (S.A.V.):Ahir zamanda ümmetimden bazı kimseler vardır ki, onlar alim değillerdir. Fakat ilim taşırlar… Buyurmuş. İnşallah o kımselerden olabiliriz.
Fakiriniz hergün radyodan çok sohbetler dinler ve araştırma yapar. Acizane dinlediğimiz ilimlerden derlediğimiz bilgileri taşıyarak bu yazıları yazıyoruz hamdolsun...
Çoğu çalışanımızın hayatının gayesi sadece emekli olabilmek, çocuklarını evlendirmek ve torunlarıyla yazlıklarında vakit geçirmektir. En azından emekli olmadan önce işyerindeki çoğu arkadaşımızın yaşam amacı böyleydi.
Acizane kanaatimizce bunun nedeni, dünyevileşmektir, dünyaya çok değer vermemizden kaynaklanıyor. Bu dünyanın asıl, sonsuz hayat olduğunu sanıyoruz.
Hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz. Ve ne yazık ki şeytanın ayette dediği gibi hile ve tuzaklarına farkında olmadan düşüyoruz. Ve şükür etmiyor, hiçbir şeyden tatmin olmadan hep fazlasını istiyoruz.
Ne demişti şeytan:
"Öyle ise" dedi, "Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım."16 "Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın." 17 (Araf suresi, 16 ve 17. ayetler)
Evet malesef şeytanın hilelerine kapıldık; şükretmeyi ve ibadeti unuttuk. Hatası yüzünden cennetten çıkarılan Hz Adem’in affedilmesi gibi geç olmadan günahımıza tövbe edelim...
Çünkü ölüm ansızın gelir. Yoksa ayette şeytanın dediği gibi, suçu haşa! Allah’a atıp sen kaderimde bunu yazdın, vs. demeyelim; Hz Adem gibi hatayı nefsimizden bilip, Allah’tan tövbe ve af dileyelim.
Şeytan önümüzden, yani gelecek korkusuyla, üf ya hergün hergün beşer defa namaz çok değil mi diye vesveseyle bıkkınlık veriyor. Biz de tembel nefsimize hemen uyup namazı bırakıyoruz.
Bazen arkamızdan sokuluyor, sen, var ya geçmişte şunu şunu yaptın, artık zor affedilirsin, boşver gitsin, eğlenmeye devam edelim, gibi vesveselerle tövbe kapısını kapamaya çalışıyor.
Sağından sokulur, der ki: vay be sen ne dindarsın, keşke herkes senin gibi namazını kılsa, cennete sen gitmeyeceksin de kim gidecek gibi mümini kibire düşürür...
Bunun gibi internet, televizyon, gazete, kitap, şeytanlaşmış insanlar gibi türlü türlü yollarla insanları Allah’tan uzaklaştırmaya ve cehenneme gitmelerini sağlamaya çalışır.
Yalnız size bir ipucu. Şeytanın vesvese (kalbe kuruntu veren fısıltı) dışında maddi hiçbir gücü yoktur. Ama malesef bu vesveseleri dinleyip uyarak şeytana tapmış oluyoruz...
Lütfen daha ölmedik. Şeytana karşı uyanık olalım. Katrilyonlarca yıllık sonsuz gençlik ve zevk yurdu cennet hayatımızı riske atmayalım. Yoksa mahşerde şu soruya ne cevap veririz?
60-61 "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye bildirip emretmedim mi?" (buyurulacak) 62 – “Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?” 63 – “İşte bu size vaad edilen cehennemdir.” (Yasin suresi, 60,61,62,63. ayetler)
Kalbimize gelen vesvese, kuruntu, şüpheler hakkında uyanık olalım. İsterseniz yazıyı baştan bir daha okuyalım. Ayetleri daha da dikkatli okuyup düşünelim.
Allah samimi tövbe ile her günahı affeder. Eğer henüz namaza başlamadıysak haydi namaza başlayalım…

(Devam edecek)

Efkan VURAL

Bu yazı Milliyet Blog'da 04.08.2014 tarihinde yayınlanmıştır:
KAYNAK:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder