30 Aralık 2016 Cuma

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-95



Celal ÇELİK ’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini, sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını gözden geçirerek kısa ve öz olarak sizlere sunmaya devam ediyorum.

                                   
 


Bir Maçtan Aldığım Nasihatler

Televizyonda bir lig maçını izlerken iki nasihat aldım. Şöyle ki:

Birincisi:Güçlü takım 2-0 öndeydi, hemde deplasmanda... Dakika ise 70’i geçmişti. Zayıf takım yenilgiyi kabullenmiş, koşmuyor, pres yapmıyorlardı. Güçlü takım kendinden emin top çevirip adeta alay ediyordu.

Oyuna yeni giren zayıf takımın oyuncusu arkadaşlarını motive etti. Daha 20 dk var, koşun diye, el kol işaretlerinden belliydi. Sonra hep birden koşmaya ve yoğun prese başladılar.

Daha önce rahat rahat paslaşan güçlü takımın oyuncuları, sert presi görünce kalecilerine döndüler. Kaleci ise üzerine koşan oyuncuyu görünce panikle topu ileri vurdu.Top rakibe geçince de, sonuçta gol oldu.

Aldığım ikinci önemli nasihate gelirsek:

Yenilgiyi baştan kabullenen insanlar hiç gayret göstermek istemiyorlar, ve adeta kaderim buymuş, diyorlar. Nasıl tevekkül edeceğini soran birine Peygamberimiz SAV diyor ki:

“Deveni önce sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et” (Tirmizî)

Yani, sen gayret et, tedbirini al, neticeyi Allah’tan bil, diye açabiliriz. Bize düşen sadece gayret ederek çalışmaktır.

Maça dönersek, ne zaman ki, yenik takımın futbolcuları gayret etti, koştu. O zaman, Allah’ta neticeyi çevirdi.

Maçı izleyenler 2-0 öndeki güçlü takımın maçı böyle bitireceğini sanıyorlardı. Maçın kaderi 2-0 biter dediler. Zayıf takım çabalayınca maç 2-2 oldu.

Yani, asla ümitsizliğe düşmeyeceğiz, sürekli ceht, gayret edip çalışacağız. Mesela, üniversite sınavlarına hazırlanan gençler tedbiri alacak. Yani, çok kapsamlı ve disiplinli, güzelce çalışacaklar.

İşte o zaman, Netice’deki bir başarı veya başarısızlığı sadece Allah’tan bilecekler.

Allah Ağzınızın Tadını Bozmasın

Bir sabah uyandım, ağzımın içi zehir gibi... Annem çay getirdi. Zaten kalkamıyorum. Babam yattığım yerde içirdi, Çayın tadını alamadım, sanki kuru yaprağı kaynar suya atmışsınız gibi berbat bir tad aldım.

Hiçbir şey yiyemedim, tarhana çorba, peynir, yoğurt, köfte hiçbir şeyin tadını alamadım ve yiyemedim. Fakat açlık hissediyordum. Antibiyotiğin etki etmesi için birşeyler yemem lazımdı.

Babamdan tatlı istedim. Tatlıdan bir dilim yedim, o da kesti. Babam akşam şekerimi ölçtü, şekerim fırlamıştı. Çünkü aynı zamanda şeker hastasıyım elhamdülillah...

Ağzımda tad yoktu. Sanırım bu, antibiyotiğin yan etkisiydi. Gerçekten, ben yürüyemiyorum, şeker hastasıyım, grip oldum, ateşim çıktı, hepsine çok şükür sabrettim. Fakat ağzımın tadı gidince hayattan sıkıldım, ne kadar az şükrettiğimi farkettim.

Hergün içtiğimiz çayın ve yediğimiz yemeğin tadını ve lezzetini alabiliyorsanız, ev, araba, tablet, telefonununuz olmasını beklemeyin, sırf bunlar için bile... Bile derken Küçümsemek değil, yani bunun için binlerce şükretmeli. Hatta sorsalar, niçin namaz kılıyorsun, diye. Çok rahat, Ağzımın tadı için, derim.

Bir haftadır ateş, ağrı, boğaz iltihabı sonra tad almama, kusma gibi ağır bir grip geçirdim. Şu an tam geçmedi ama iyi sayılırım. Ağzımın tadı geldi elhamdülillah

Allah ağzınızın tadını bozmasın.

Sevgili Celal ÇELİK’in yazılarından özetleyerek yukarıda sunduğum yazı ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşmamız mümkün olabilir:

1-Yaptığımız işi her zaman önemsemeliyiz.

2-Başarıyı yakaladığımızda, gevşemeden başarıyı devam ettirmeliyiz. Her an başarısızlığa düşebileceğimizi unutmamalıyız.

3-Hiç bir zaman tedbiri elden bırakmamalıyız.

4-Bir işi başarma konusunda ümitsizliğe düşmemeliyiz.

5-Sağlıklı bir yaşam herşeyin üstündedir.

6-Sağlığımız başta olmak üzere sahip olduğumuz her şeyin kıymetini iyi bilmeliyiz.

7-Sahip olduğumuz bunca nimet için, Allah’a şükür borcumuzu yerine getirmeliyiz.
 
(Devam edecek)

Efkan Vural


Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:




  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder